Gizli şeker, şeker hastalığının ciddi evrelerinden önce var olan ve genellikle kendisini gizleyen bir rahatsızlıktır. Bu durum, açlık şekerinin 100-125 mg/dl arasında olması ile karakterize edilir. Belirtileri arasında halsizlik, yorgunluk, ağız kuruluğu, su tüketiminin artması ve kilo kaybı gibi etkiler bulunabilir. Ancak bu belirtiler gizli şeker tanısı koymak için yeterli değildir. Gizli şeker, yalnızca kan şekeri ölçümü ile tespit edilemez; şeker yükleme testi ile belirlenebilir. Normal glikoz toleransı üst sınırı ile diyabet arasındaki bu süreç, prediyabetik dönem yani gizli şeker olarak tanımlanır. Bu kişilerde şeker hastalığına geçiş genellikle yıllar alır. Bu rahatsızlığın en önemli özelliği, kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riskini artırmasıdır. Bu nedenle sık sık kan şekeri kontrolü yapılması önerilir.

Kişide sıkça idrar yolu enfeksiyonu olması, tedavilere rağmen şikayetlerin devam etmesi, sıkça meydana gelen yaralar, mantar, enfeksiyon gibi sorunlar, yaraların geç iyileşmesi, tatlı yeme isteği, terleme, öfkelenme, açlık yüzünden baş ağrısı, çarpıntı, yemekten sonra halsizlik, konsantrasyon güçlüğü ve hafıza kaybı gibi etkiler gizli şekerin belirtileri olarak değerlendirilebilir. Vücut ağırlığı normalin üzerinde olan ve 45 yaşın üzerinde olan kişiler, gizli şeker tanısı için test yaptırmalıdır. 45 yaşından küçük olan bireylerde diğer risk faktörlerinin varlığı önemlidir. Bu risk faktörleri arasında:

gibi etkenler yer alır. Gizli şeker tanısı konulan hastalar, iki yılda bir Tip 2 diyabet açısından test yaptırmayı ihmal etmemelidir.

Hastalarda yukarıdaki belirtilerin olması kesin olarak gizli şekeri tanımlamaz. Bunun için şeker yükleme testinin yapılması gerekir. Kişiye verilen 75 gramlık şeker yükleme testiyle alınan sonuç 140-199 mg/dl arasında bulunursa, gizli şeker tanısı; 200 mg/dl'nin üzerinde olursa şeker hastalığı tanısı koyulur. Fazla kilolu ve yüksek tansiyonu olan kişiler şeker hastalığı açısından her zaman risk taşır. Uzmanlar, özellikle 45 yaşından sonra şeker testlerinin mutlaka yaptırılması gerektiğini vurgulamaktadır.

Sağlıklı ve dengeli bir beslenme düzeni, şeker hastalığına yakalanma riskini azaltır. Erken yapılan tespitler, şeker hastalığının sağlığı olumsuz etkilemesini engelleyebilir. Gizli şeker tanısı konulursa, uygun bir tedavi ile bu durumdan kurtulmak mümkün olabilir. Hastalığın belirtileri ile birlikte bel çevresinde yağlanma, iyi kolesterolde azalma, trigliserit seviyesinde yükselme, yüksek tansiyon ve ürik asit artışı gibi etkiler meydana geldiğinde, kişinin kalp hastalığına yakalanma riski yükselir. Kadınlarda bel çevresinin 88 cm'yi, erkeklerde 100 cm'yi geçmesi halinde bel çevresinde yağlanma meydana gelir. Bu da şeker hastalığı ve kalp hastalıklarına yakalanma riskini artırır. Genetik olarak ailede bu hastalıkların bulunması riski daha fazla artırır. Bu riskin yükselmesi hastaları kalp krizi ve ölüme kadar götürebilir. Bu nedenle egzersiz yapmak, sağlıklı beslenmek ve kilo kontrolü yapmak, gizli şeker ve şeker hastalığından korunmak için önemlidir.