Hamileliğin ilk yarısında: Bu dönemde açlık kan şekeri hamilelikten önceki dönemden daha düşük seviyede olur. Yemek yedikten sonra kan şekerinde daha yavaş düşüş meydana gelir. Bu süreçte olan gelişmeler, kan şekerinin düşük seyretmesine neden olur.
Hamileliğin ikinci yarısında: Bu dönemde metabolik etki tam tersine dönmektedir. Kan şekerini düzenleyen insülin hormonuna karşı direnç gelişmeye başlar. Bununla birlikte kan şekerinde yükselme meydana gelir. Bu yükselme bazı gebelerde normal seviyelerden daha fazla olur. Bu gestasyonel diyabet yani gebelik şekeri olarak tanımlanır. Bu rahatsızlık herhangi bir yakınması olmayan hamilelerde, gebelikte artan metabolik yük sebebiyle ortaya çıkan ve gebeliğin bitmesiyle ortadan kaybolan bir şeker hastalığıdır. Gebelikte bu tür şeker hastalığı dışında, önceden şeker hastalığı olan ya da olduğu halde bunu bilmeyen anne adayları olabilir. Bu tür gebelerin kan şekerinin düzenlenmesi için, diyet ve egzersiz dışında, insülin kullanımı gereklidir.
Gestasyonel diyabet hangi sıklıkla görülür?
Diyabetli kadınların kontrolsüz kan şekeri seviyeleri olduğundan, metabolik etkiler yüzünden gebe kalabilme şansları düşük olur. Ancak insülin tedavisinin uygulanması nedeniyle doğurganlık oranları, diyabetli kadınlarda da normal kadınlardaki seviyeye ulaşmıştır. Gebelikte gestasyonel diyabet görülme oranı ise yaklaşık % 3-5 kadardır.
Gestasyonel diyabet açısından riskli olan anne adayları kimlerdir?
- Şeker hastalığı açısından genetik yatkınlığı olan kadınlar
- Aşırı kilolu olanlar
- Daha önceden 4,5 kg üzerinde bebek doğurmuş olanlar
- Doğumsal anomalisi olan bebek doğuranlar, ölü doğum yapanlar
- Gebeliğinde 35 yaşın üzerinde olanlar
- Açlık kan şekeri 105 mg/dl üzerinde, tokluk kan şekeri 120 mg/dl üzerinde olan kadınlar
Gestasyonel diyabetin sonuçları
Düşük (Abortus): Gebeliğin özellikle ilk üç ayı içindeki kontrolsüz kan şekeriyle birlikte düşük sıklığı artmaktadır.
Bebeğin anne rahminde ölmesi (İntrauterin fetal ölüm): Kontrolsüz ve uzun süreli diyabeti olan, böbrek ve göz gibi organlarda hasar oluşan ve damarsal hasarı olan anne adaylarında bu risk oldukça yüksektir.
Polihidramniyos: Bu bebeğin anne rahmindeki kesede amnios sıvısındaki yüksekliktir. Bu sorun diyabeti olan anne adaylarında % 20 oranında görülmektedir. Bu durumda erken doğum ve plasentanın erken ayrılması olabilir.
Preeklampsi: Bu gebelikte tansiyon yükselmesiyle seyreder. Diyabetik anne adaylarında daha sık oluşur.
Bebekte olan anomaliler: Gebelikten önce ve sonrasında kan şekeri seviyesi kontrol altına alınamazsa, bebekte kalp anomalileri, yemek ve soluk borusu anomalileri, barsak kısalığı sendromu gibi sorunlar daha sık görülür.
Anne adayında idrar yolu enfeksiyonu, vajinal mantar enfeksiyonu: Diyabetli anne adaylarında bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle, bu tür enfeksiyonlar sıkça görülür.
Anne ölümü: Bu nadir bir etki olsa da, gebelikte kan şekeri kontrol altına alınmamış kadınlarda, preeklampsi, şeker koması gibi etkilerle görülebilir.
Doğum ve sonrasında gelişen sorunlar: İri bebek doğumu nedeniyle kanama ve yırtıklar, zor doğum nedeniyle bebeğin solunum sıkıntısı çekmesi, sezaryenle doğum, bebekte hipoglisemi gibi sorunlar sıkça görülebilir.
Gestasyonel diyabet tanısı nasıl konur?
Mümkünse gebelik planlandığında, anne adayının açlık ve tokluk kan şekeri ölçümleri yapılmalıdır. Bu yapılmadığı takdirde, gebelikte 24. ve 28. haftalar arasında 50 gram oral glikoz testi yani şeker yükleme testi yapılır. Kan şekerinde bir yükseklik tespit edilirse, 100 gram oral glikoz testi uygulanır. Bu şekilde anne adayına kesin tanı konulabilir. Anne adayının risk grubunda olması halinde, ilk olarak 100 gramlık test yapılır.
Gestasyonel diyabette tedavi nasıl yapılır?
Gebe kadınlar genellikle diyet ve egzersiz programıyla takip edilir. Gestasyonel diyabet sorunu olan anne adaylarının sadece % 15-20 sinde insülin tedavisi uygulanır. Anne adayının kalori hesabı yapılarak, buna uygun bir diyet programı hazırlanır. Bu tedavi sırasında kan şekeri düzeyleri devamlı olarak takip edilir. Gebeliğin son dönemlerinde bu takip daha fazla hızlanır. Çünkü bu bebeklerde iri bebek ve akciğer gelişimi yetersizliği daha fazla görülür. Anne adayları bu tedavi planına uyarlarsa, insülin kullanılmasına gerek kalmaz.